Hüzün dolu bir hikaye… Benim ilk göz ağrım. Hayatımda bir edebiyat dergisinde (Acemi Dergi) yayına alınan ilk yazım. Yazarlık Atölyesinde sesli olarak okunduğunda, hikayenin sonunda gözleri dolan dinleyicileri görmek beni çok heyecanlandırmıştı. Neredeyse ağlayacaktım. Bir mendil ne kadar hüzün kokar? Bir mendile kaç gölge düşer? Buyrun:
Edebî Karalamalar
Silahların Gölgesinde Gülümsemek
Mükemmeliyetçileştirebildiklerimizden misiniz?
Küçük kırgınlıklarımız var hepimizin… Yabani, görülmemiş, keşfedilmemiş; eski bir binanın çatlakları gibi depremi bekleyen kırgınlıklar… İçine dolan tozu dumanı savurmak için küçük bir sarsıntının yolunu gözleyen, avucundaki kiri dökmek için sabırsızlanan, yası dahi tutulmadan unutulmuş, affedilmiş, sindirilmiş… Üzeri ustalıkla örtülmüş kırgınlıklar yasladık bedenlerimize. Yasladıkça yorulduk; yoruldukça yontuldu bize ait olan tüm duygular. Okumaya devam et
Kaf Dağını Kaybetmek
Öteki Dergi’de yayımlanan ilk yazım. Çok okundu nedense, beğenildi hasbelkader. Belki de kendimi yazdığımdan, belki de seni, onu, bizi yazdığımdan. Yazıda kendimizi bulduğumuzdan ve itiraf edemediğimiz yanlarımızla yüzleştiğimizden belki… Okumaya devam et